Bugün size Nümismatik hakkında detaylı olarak bilgi vermek istiyorum. Gerçekten çok geniş bir konu olduğu için elimden geldiğince bütün alt konularına değinmeyi istiyorum.
Nümismatik aslında bir bilim dalı olarak da adlandırılabilir çünkü para koleksiyonerliğinden daha çok para sarraflığı işin içine girmektedir. Nümismatik genel olarak “para koleksiyonerliği” demektir ve bu işi yapan insanlara ise “nümismat” denir. Türkiye’de bu işi 2013 yılında yapanların sayısı ise ortalama 500 kadardır. Bu iş için belirtmeliyim ki gerçekten ciddi bir birikim ve yatırım gerekir, hep hobi olarak hem de gerçekten para kazanma olarak görülen bu işe bir kez başladınız mı artık bunun kolay kolay geri dönüşü olmamaktadır.
Türkiye’de resmi olarak tanınmakta mı?
Evet arkadaşlar, Türkiye’de Nümismatlar resmi olarak sayılmaktadır ve dilerseniz bir dükkan açarak para alım satımı gerçekleştirip, bunun üzerinden vergi mükellefi sayılabilirsiniz. Bu işi genel olarak en fazla yapan insanların ise Ankara ve İstanbul’da bulunduğunu unutmamak gerekiyor. Nasuh Mahruki’nin babası olan Cafer Cem Mahruki ise Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi koleksiyoneri olarak ilan edilmektedir. Bununla birlikte ise, Cafer Cem Mahruki Türk Nümismatik Derneği’ni kurarak bir ilke imza atmıştır ve bu olayı dernekleştirmeyi başarmıştır. Bunun yanında, son ve ikinci olan nümismatların derneği ise İzmir’de bulunmaktadır ve İzmir Nümismatik Derneği adı ile anılmaktadır. Bu derneklerin arasında ise şöyle bir fark bulunmaktadır. İzmir’de bulunan Nümismatik Derneği genel olarak Osmanlı sikkeleri ve kağıt paralarıyla ilgilenmektedir fakat Türk Nümismatik Derneği’ne üye olan insanlar ise genel olarak T.C kağıt ve demir paralarıyla ilgilenmektedir. Bu, insanların hobilerine bağlı olarak değişim gösteriyor olsa da aslında altındaki maddi tutarlılıklardan dolayı bu seçim yapılmak zorundadır.
T.C kağıt ve demir paraları genelde yakın tarih olarak sayıldığı için koleksiyoner değeri daha yüksek oranda paralar sirkülasyondadır ve bundan dolayı Osmanlı kağıt paraları ve sikkelerine göre daha fazla alım-satımı yapılmaktadır. Bunun yanında, Osmanlı sikkeleri ile uğraşanlar genellikle bu işi hobi olarak yapanlar ve Osmanlı İmparatorluğu’na sempati besleyen insanlar tarafından yapılmaktadır. Aradaki farkı bilmeniz, ileride bu işe ya da hobiye başlarken hangi Nümismatik derneğine kayıt olmanız konusunda size çok fazla yardımcı olacaktır.
Paraların analizleri nasıl yapılmaktadır? Bu işin içinde hile var mıdır?
Evet arkadaşlar, bu da gerçekten parmak basmamız gereken bir konudur. Paraların analizlerini kendimiz de bu hobiye ya da işe başladığımızda yapabiliriz. Dolaşımda olmayan ve alım gücü olmayan paralar olduğu için sahtelerinin yapılması gibi bir durum asla söz konusu değildir. Bu yüzden, parayı ışığa tuttuğumuzda ortasında Atatürk silüeti beliriyorsa para gerçektir, dediğim gibi aksi bir durum şu ana kadar olmamıştır. Peki bu olayda hile var mıdır sorusuna gelecek olur isek; bu olayda hile yoktur fakat paralar üzerinde çeşitli oynamalar yapılarak paranın daha iyi bir kondüsyona sahip olması sağlanabilir. Peki nedir bu oynamalar;
- Para Yıkama: Paraların özel bir su ile yıkanması ile oluşan durumdur. Yıkandıktan sonra paranın değeri neredeyse yarı yarıya düşmektedir. Bunun yanında para kokmakta ve renginde de aşırı bir parlaklık belirmektedir. Bunun yapılma amacı ise para üzerindeki katlanmışlıkları yok etmek ve çok daha iyi bir para meydana çıkartmaktır fakat parayı kesinlikle eskiten bir durumdur, yapılmamalıdır.
- Para Ütüleme: Para ütülemenin amacı ise para yıkandıktan sonra düzleştirilmeye ihtiyaç duyar ve bunu da en kolay ütüyle sağlayabiliriz. Ütü yaparken paranın üzeri bir şey ile örtülür ve ütünün para ile direkt temasa geçmesi önlenir, böylece ütü işlemi tamamlanmış olur. Ütülenen paralar ise kesinlikle doğal paralar değildir ve ütü işlemi paranın değerini oldukça düşüren bir oynamadır.
- Para Onarımı: Para onarımı genellikle tam ortada bulunan kat izinin verdiği aşınmalar sonucu, paranın tam ortasında, altta ve üstte bulunan kesikleri onarmak için yapılan işlemdir. Paranın her ne kadar değerini azaltsa da bazı durumlarda elzem olabilir çünkü paranın yok olmasından daha çok paranın topluma kazandırılması ve sirkülasyon içerisinde kalması önemli etkendir.
Emisyon nedir?
Emisyonu genel olarak şöyle anlatabiliriz. Emisyon bir paranın aslında basılıp piyasaya sürülme durumudur. Cumhuriyet kurulduktan sonra piyasaya sürülen ilk paralar birinci emisyon olarak geçmektedir. Daha sonra para değişikliğine gidildiğinde ise bu paralar Merkez Bankası tarafından toplanılır ve yeni paraların basımı topluma duyurulur, ardından da para sirkülasyona girer. Yeni sirkülasyona giren paralar ise ikinci emisyon olarak adlandırılmaktadır. Tahmin edeceğiniz üzere ise ilk emisyon her zaman en değerli olan T.C kağıt para birimidir çünkü Cumhuriyet tarihinin ilk paralarıdır ve sirkülasyonda olan (Merkez Bankası’nın topladıkları haricinde) çok az sayıda bir miktar vardır ve bu piyasa içerisinde sürekli arz/talep doğrultusu içerisinde dönmektedir.
En değerli paralar var mıdır, hangileridir?
Tabii ki de, en değerli paralar Nümismatik’te de, diğer koleksiyon dallarında olduğu gibi mevcuttur. Şunu unutmamalıyız ki bir üründen piyasada ne kadar az bulunuyorsa, hem talep tam tersi oranda daha fazla olur çünkü bunu almak ve sahip olmak isteyen insan daha fazla olur, hem de bu talep eğrisinden dolayı o ürünün piyasa fiyatı çok fazladır. Tıpki bunun gibi, para koleksiyonunun da çok iyi ve çok nadide parçaları vardır, yüz binlerce dolar üzerinden alım-satımı yapılmaktadır.
Bu paralardan birisi ise 1. Emisyon 1000 liradır. Bu paradan dünya üzerinde 11 adet olduğu varsayılmaktadır. Merkez Bankası’ndan alınan verilere göre tabii ki. Bu paraların bilinen bir adedi ise konumuzun başında bahsettiğimiz gibi Nasuh Mahruki’nin babası olan Cem Mahrukiye aittir ve satın aldıktan sonra hiçbir zaman satmayı düşünmemektedir. Bunun ardından ise bu paranın diğer bir kopyası, 2011 yılı içerisinde Ankara Shereton Otel’de açık artırmayla satışa sunulmuştur. Açık artırmanın bitişi ise yaklaşık olarak 350-400.000TL idi. Buradan da anlaşılabileceği gibi bu para gerçekten çok değerlidir ve her nümismatın göremeyeceği değer ve statüde bir paradır.
Bunun yanında ise onun kadar pahalı olmasa da dilden dile konuşulan ve günümüze kadar gelen bir takım paraların hikayeleri mevcuttur.
Bazı paraların hikayeleri
Asla eskimeyen bu paraların da dediğimiz gibi bazı hikayeleri bulunmaktadır. Bunlardan birincisi ise “Batan Gemi” olarak adlandırılmaktadır. 2. Emisyon 50 kuruş olarak geçmektedir. Bu para İsmet İnönü zamanında kendi resmiyle birlikte bastırılan ve sirkülasyona hiçbir zaman giremeyen bir paradır. Para İngiltere’de bastırılmaktadır ve oradan da gemi yoluyla Türkiye’ye gelmektedir. Şu an kullandığımız paraların 50TL’si gibi düşünebiliriz bu parayı. İngiltere’den yola çıkan bir gemi içerisinde aklımızın alamayacağı kadar bu paradan bulunmaktadır ve bu gemi ise Yunanistan açıklarında batmaktadır. Yunanlılar bu paraları bulduktan sonra ise zenginliklerini tescillediklerini düşünürken, haber Türkiye’ye geldiğinde ise para direkt olarak tedavülden kaldırılır ve yerine yenileri basılır. Bu hikayenin bir güzelliği de şudur ki paraların hepsi kesin ve net olarak suya değmiştir, bu yüzden bu paraların hepsi dalgalıdır çünkü deniz suyu tatmıştır. Diğer bir para ise “Mor Binlik” olarak adlandırılar paradır. 5. Emisyon 1000 Lira olarak tedavüle giren bu para, o zamanların İstanbul’unda bile birçok insan tarafından hiç görülmemiş, bankalar arası ve çok yüksek meblağlardaki işlemler içerisinde kullanılmıştır. Zamanın piyasa değerine göre değerlendirecek olur isek bu paranın 4-5 tanesiyle İstanbul’un en güzel yerinden bir villa alınabilmekteymiş o zaman. Paranın bu şekilde bir üne sahip olması ise onu eşsiz kılmıştır tabii ki.
Yazıyı burada sonlandırırken, okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum arkadaşlar. Umarım sizlere faydalı olabilmişimdir.
Merhaba bu güzel yazı için teşekkürler. Çevremde hep nümizmatik diyorlar ancak araştırdığımız zaman sizin yazım şekliniz daha doğru. Zaten genelde nümizmatik diyenler bu işlerden anlamayanlar çıkıyor 🙂